15 Aralık 2015 Salı

KELİMELER 1.2 - Mahalle


Mahalleye giren aracın o tanıdık sesiyle açtım daha yeni yumduğum gözlerimi. Emine teyze ne yapmış etmiş yine tıkamıştı anlaşılan karşı apartmanın giderini. Vidanjörü kullanan Akif amca oflayarak arabadan indi. Hırkamı üzerime alıp kapıya çıktım.

"Akif amca hayırdır? Hangi rüzgar attı seni buraya?" dedim. Kokudan yüzüm buruşurken gülmemeye çalışıyordum.

"Geç sen dalganı, geç. Şikayet edeceğim belediyeye burayı. Daracık geçiş alanı bırakıyorsunuz, koca kamyonu geçireceğim diye canım çıkıyor." dedi kalın sesiyle. Dedi de zaten daracıktı bizim sokak. Neyine laf ediyordu park eden tek sıra arabaların? Gören de kendisi villada oturuyor sanacaktı.

"Sizin yokuş pek geniş herhalde Akif efendi?" dedi Emine teyze yanımıza yaklaşırken. "Absürt absürt konuşma."

"Absürt mü? Sen nerden duydun kız onu?" derken omuz attım Emine teyzeye.

"Tevedeen." dedi gayet rahat bir tavırla. "Dizilerden konuşuyorlardı, dedi adamın biri absürt saçma demek diye. Ben de bu kültürsüze az kültür öğreteyim dedim." diye fısıldarken Akif amcayı gösterdi. Kısık bir kahkaha attım.

"Gel hadi bize de bir çay koyayım sana."

"Ayaklı klima var mıydı kız sizde? Beni pek sıcak basıyor bu aralar."

"Vantilatörü diyorsun. Var var. Merak etme."

Eve geçtik. Çayları koydum, yanına da bir dilim limon. Emine teyze limonsuz çay içmezdi yıllardır.

"Sağol kızım. Bizim toruna da diyorum kaç gündür, limon sık şu çayına diye dinlemiyor zibidi."

"Hayırdır, neyi var ki Mete'nin?"

"Boğazı mı ağrıyormuş neymiş? Gitmiş şu beyaz dondurma var ya, ne diyorsunuz siz ona..."

"Vanilyalı mı?"

"Heh, işte ondan yemiş. Zaten şişiyor azıcık dondurmada çocuğun boğazı. Anası da gitmiş izin vermiş, bana gıcıklık edecek ya haspam."

"Ya bilememiştir o da Emine teyze. Hem niye istesin çocuğun hasta olmasını?"

"Kız bilemez olur mu? Sırf ben yedirme dedim diye inadından yedirdi aslan parçama. Bir keresinde, Mete bebekti o zamanlar, burnu akmış çocuğun. Ben dokunmam onun sümüklerine dedi kadın. Valla bırakacaklardı yolacaktım saçını başını." Kendimi tutamayıp güldüm. Mutfak camından gelen çarpma sesiyle hemen oraya yöneldim. Tezgahın üzerine bıraktığım ekmek kırıntılarını camın önüne koyarken Kar ne yaptığımı izliyordu. Artık kaçmıyordu benden. Bir martıyı evcilleştirmek çok zor değildi İstanbul'da. Salona geri döndüğümde Emine teyze ayaklanmıştı.

"Nereye Emine teyze?"

"Bağırıyor Akif huysuzu aşağıdan. Bitirmişler. Gideyim ben artık kızım." dedi yeleğini koluna atarken.

"Serinlemiş hava azıcık. Akşam oluyor ya ondan herhalde. Yeleğini giy istersen Emine teyze."

Birlikte aşağı indik. Bu sefer ne atmıştı Emine teyze tuvalete acaba, merak ediyordum. Akif amcanın yanına ilerledim. Daha sormadan cevabımı almıştım.

"Dondurma paketi çıktı."

"Boş mu?"

"Boş olsa gene iyi. Kadın koca korneti atmış ya."

Sokağın ilerisinden gelen arabayı tanımıştım. Emine teyzenin oğlunun arabasıydı. Arabadan elinde oyuncak arabasıyla inen Mete'yi görünce ise dolu dondurma paketinin sırrı benim için çözülmüştü.

                                                                                                                         
                                                                                                                           Dünya
                                                                                                                        25.11.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder