28 Aralık 2015 Pazartesi

DİYALOG .1 - Asansörde


"Diyalog" serisinde farklı meslek gruplarından iki kişi asansörde kalırsa ne konuşabilecekleri anlatılmıştır.

Meslekler: Ayakkabı tamircisi ve jigolo


-          Elektrikler kesildi galiba, kaldık.

-          Tuşları görebilirsek yardım çağırabiliriz belki.

-          Durun bir saniye o zaman, telefonumun ışığını açayım.

-          İyi ki sizde telefon varmış, ben dükkanda unutmuşum.

-          Şu yardım düğmesi olmalı, basıp beklemekten başka çaremiz yok gibi, hem katlar arasında kalmamız da iyi olmadı.

-          Siz basın düğmeye, bu arada ben de Necla’yı arayayım.

-          Necla kim beyefendi?

-          Bu apartmanda oturuyor, arkadaş sayılırız.

-          Aslında benim de tanıdıklarım var bu apartmanda ama telefonlarını bilmem, işim icabı ara sıra tamir ettiğim eşyalarını getirmeye gelirim.

-          Çalıyor ama açmıyor, hay aksi… Gel, bekliyorum sekizde demişti aslında!

-          Duymuyordur belki, sessize almıştır telefonunu, bu aralar çok moda oldu bu…

-          Ne moda oldu?

-          Telefon taşıyıp ulaşılmayı istememek ya da arayan kim diye bakıp, ona göre açıp açmamaya karar vermek için sessize almak işte.

-          Aslında Necla biraz yaşlıcanadır ama kulağı duyuyordur. Hem öyle bir kadın değil o, onu arayacağımı bilir, duyması lazım mutlaka.

-          Sizde bu apartmanda mı oturuyorsunuz? Bankacı Mehmet Bey’i bilir misiniz?
 
-          Yok burada oturmuyorum ama sık geliyorum sayılır, çağrıldıkça gelirim ama tanımıyorum. Neden sordunuz?

-          Ayakkabılarını bırakmıştı üç gün önce tamire, biraz geciktirdim de ayıp oldu.

-          Kaçıncı katta oturuyor peki biliyor musun?

-          3.kat yazıyordu dükkandan çıkmadan önce bıraktığı kağıtta.

-          3.kat mı? Necla da aynı katta oturuyor!

-          Eee, tanış olmasınlar?

-          Nereden bileyim be adam. Hem ne önemi var şimdi tanışıp tanışmadıklarının, yardım düğmesine basalı bayağı oldu, hiç ses seda yok.
    
-          Siz ne iş yapıyorsunuz bayım?

-          Valla yaptığım işin, öyle şu işi yapıyorum denecek bir adı yok.

-          Nasıl yani? Ticaret mi? Bir şey mi alıp satıyorsun?

-          Eh, bir nevi öyle sayılır, alıp verme tarzı bir şey.

-          İyi bari, gelirin iyi olsun da, ticaret güzel iş…

-          Sorma, güzel olmasına güzel de yorucu bir iş.

-          Eee yorulmadan kazanma olmuyor. Ben sabahları bismillah diyorum, alıyorum ayakkabıları birer birer elime, akşama kadar aynı iş, sıkıcı… Senin işinde sıkıcı mı?

-          Valla, ne desem bilmem ki… Karışık biraz, eğlendirip mutlu etmek temel bizim işte…

-          Desene ticaret ama keyiflisinden, şanslısın.

-          Dur dinle, sesler geliyor. Sanki birileri konuşuyor.

-          Ne diyor duyabildin mi?

-          “Mehmet’cim merek etme elektrikler de kesildi, erkenden yatarım.” diyor. Ama bu sesi tanıyorum ben!

-          Abi sen de tuhafsın valla, apartmanda bir tanıdığın var, o da Necla değil mi?


                                                                                               R. Atilla ELTUT
                                                                                                  23.12.2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder