"Kelimeler 1" serisinde verilen kelimeler sırasıyla kullanılarak hikayeler oluşturulmuştur. Kelimeler:
-Vidanjör
-Absürt
-Vantilatör
-Boğaz ağrısı
-Vanilya
-Sümük
-Martı
-Serin
----o----o----o----
Muhtar
Hasan Emmi köyün kahvesinden hararetle çıkıp meydana doğru hızla yürümeye
başladı. Bir yandan da "Vidanjör geliyor! Vidanjör geliyor!" diye bağırıyordu.
Mustafa Emmi bakkalından fırladı elinde ekmeklerle, berber Nuri sabunlu
ellerini havluya silme telaşına muhtarın çığırışlarını eklemişti. Çocuklar da
hep bir ağızdan bağırmaya başlamışlardı: Vidanjör geliyor! Vidanjör geliyor!...
Köyün yaşlılarından Necmi dede; ne
bu bağırış, ne kadar absürt bir şey diye geçirdi içinden… Gerçi köyün çoğu vidanjörün
ne olduğunu bilmiyordu ama herkes bağrışıyordu işte… Kurban bayramı arkası
olduğundan dükkânında sinek avlayan Mehmet dayı oturmuş dükkânının önünde küçük
bir sandalyeye açmış vantilatörü serinlemeye çalışıyor, bir yandan yüzüne
konmaya çalışan sinekleri kovalıyor bir yandan da bitişik dükkândan fırlayan
amca oğlu Hüseyin'e bakarak birkaç gündür boğaz ağrısı çektiğini bildiği için
bunca sesi nereden, neresinden bulup çıkardığını düşünüyordu.
Muhtar artık köyün meydanına gelmiş, iki kolunu yana açmış etrafına toplanan kalabalığa sesleniyordu:
- Ey ahali! Biliyorsunuz aylardır bir vanilya sevdası sardı köyümüzü. Yapılan her yemekte, tatlılarda, her şeyde vanilya… İçimiz dışımız kadınların vanilya derdinden biharap oldu. Neredeyse sümük halinde tuvalete çıkmaktan içimizde bir şey kalmadı. Köyün martıları bile denizde avlanmayı bırakıp evlerin çatılarına geldiler… Hey Mehmet Dayı! Sende bırak şu vantilatörü de, serinlemeyi de kalk yerinden beni dinle. Diyeceklerim senin de işine yarayacak. Hem sen değil miydin geçen gün kahvede vanilya bizi telef etti, şuna bir çare bulsak diyen. Bak işte çare bulundu. Vidanjör geliyor…
Kalabalığın arasından Bakkal Mustafa dayanamadı seslendi muhtara doğru:
- Muhtar Emmi hele bi anlatsan bu vidanjör müdür nedir ne ola ki? Nerden geliyor? Kimlerdendir? Hem nasıl bulacak bize çare?
Muhtar herkesin dikkat kesildiğini anlayınca, şöyle bi kravatını yoklayıp yakasının içinde sağa sola çekiştirdikten sonra başladı anlatmaya:
- Bu vidanjör öyle bir şey ki, ne sümük bırakacak, ne de vanilya enkazı… Martılar dönecek, Mehmet Dayı keyifle serinleyecek, Necmi Dede “ya bu nasıl absürt bir şey” demeyecek artık. Vidanjör gelecek, dertlerimiz bitecek… Ondan sonra kadınlar yemeklere ne katarsa katsın, ne kadar midelerimiz bozulursa bozulsun; köyümüzde sıkıntı kalmayacak… Herkes rahat rahat tuvaletlerde rahatlayabilecek, ne var ne yok çıkarabilecek…
Köylü daha bir heyecanlanmıştı. Kalabalıkta homurtular başlamıştı.
- Valla güzel bir şey herhal!
- Sonunda rahat rahat büyük abdestime çıkacağım!
- Ya ben hala anlamadım vidanjör denen şey ne yapacakmış
- Muhtar iyi bir şey diyorsa iyidir. Eee ne de olsa devleti temsil ediyor, bize faydalı bir şey getiriyordur.
Homurtular arttıkça, meraklar da artıyordu. Bu vanilya belasını köyün başına kadınlar sarmış, muhtar da onları kurtaracaktı işte. Muhtar susunca kısa bir sessizliğin ardından alkış kıyamet kopuverdi. Herkes elleri patlayıncaya kadar alkışlıyordu. Martılar birer birer uzaklaşmaya başlamıştı bile…
Vidanjör gelecek, dertleri son bulacaktı. Herkes alkışlıyordu; ama kimse hala vidanjör neydi, kimlerdendi, nasıl bir şeydi bilmiyordu. Muhtar köyün girişini gösterdi “bakın işte oradan gelecek” dedi. Herkes bir anda durdu, başlar o yana çevrildi. Alkışların yerini sessizlik aldı. Vidanjör geliyordu…
R. Atilla ELTUT
25.11.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder