22 Aralık 2015 Salı
İKİ BAKIŞ AÇISI .3 - Kule
(Hüzün)
Derin bir iç çekerken sandalyelerden birine oturdum. Daha bir ay önce bu masada, tam yanımda oturduğu gerçeğiyle yüzleşmeye cesaretim yoktu. Aklımdan çıkmıyordu yine de. Başımı usulca kaldırdım sigaramın dumanlarının süzüldüğü küllükten. Ne çok kızardı sigara içmeme. Yeni aldığım paketi denize attığı o günü hatırladım.
"Ne halt ediyorsun sen?" diye bağırmıştım Ortaköy sahilinin kalabalığında. İstifini hiç bozmamıştı.
"Seni kurtarıyorum." demişti düz bir ses tonuyla. Susmuştum. Çünkü haklıydı, kurtarmıştı beni sigaradan o gün ve onunla olduğum iki yıl boyunca. Galata'nın süslü ışıkları doğum gününü anımsattı bana. Güzel bir akşam yemeği, ardından Galata'nın tepesinde evlenme teklifi. Yemek boyunca kıvranıp durmuştu yerinde, teklifi o zaman yapmamı bekliyordu. Hayal kırıklığına uğradığını düşündüğü anda, tam da o kulenin en tepesinde toplamıştım kırılan hayallerini. O gece o kulenin tepesinden ilk bağırışıydı. "Evet!" demişti, belki de milyon kez.
Dolan gözlerimi silip kalktım sandalyemden. Küçücük terasta bunca anımızın olması yakıyordu canımı. Galata'nın yanında diğer evler, floresan ışığının gölgesinde kalan küçük spotlar gibiydi. Parlamıyorlar ama yine de oradalar sanki. Tek başına Galata da aydınlatır ama çok göz yorar gibi. Evlere bakmaktan vazgeçen gözlerim boğazı buldu. Tam tanıştığımız yerde durdum. Yine boğazı izliyordu o gün ve ben müzik dinlediğini fark etmeden tam on dakika konuşmuştum onunla. Dikkatsizliğim ilk defa bu kadar büyük bir şans olmuştu benim için. O gün hava kararana dek konuşmuştuk. Aşık olmak zor olmamıştı meleksi güzelliğine. Kalbinin içini bana açtığındaysa alamadım kendimi ondan.
Çok severdi boğazın manzarasını. Burada durup öylece orayı izlemeyi. Galata'dan nasıl göründüğünü bilmek istediğini söylemişti. O yüzden en güzel evlenme teklifini yapmış sayılırdım ben.
"Aşığım bu manzaraya." dediğinde bozulmuş gibi yapmıştım. Hemen almıştı gönlümü. "Lafın gelişi dedim canım."
Gülümseyip sarılmıştım. Hiç anlayamadım neden gittiğini. Ama biliyordum, o manzarayı benden çok sevmişti. Yoksa özellikle o kulenin tepesinden atlamazdı, değil mi?
(Mutluluk)
İhtişamıyla önümde duran bir Galata karşıladı beni terasa adımımı attığımda. Eskiden beni hüzünlendiren boğaza döndüm yavaşça. Hüzünlenmek için tek bir sebebimin kalmadığı zamanlardaydık şimdi. Mezun oluyordum, işim hazır bir şekilde hem de. Sınav derdi, dersler, devamsızlık. Tüm çilelerimin bittiği noktadaydım. Artık yüzünü görmekten sıkıldığım, samimiyetle zerre ilgisi olmayan sınıf arkadaşları da olmayacaktı. Haykırmak istedim tüm terasa.
"Sizden kurtuldum!" demek. Hayranlıkla karışık bir imrenme vardı o boğaza karşı içimde. Hep karşıda oturmak istemiştim ben, her gün o vapurla gidip gelmek bu okula. İçimdeki bu isteksizliği vapur bastırır diye umuyordum. Oturamamıştım hiç karşıda belki, oturamayacaktım da. Ama bugün büyük bir kararsızlıktan kurtuluyordum ben. Kararımı vermiştim, geleceğim kesindi benim. Son bir kez boğazı izledim uzun uzun. En son o evlenme teklifini aldığım doğum günümde izlemiştim boğazı. Bana o akşam hiç hüzün vermemişti. Artık mutluydum da zaten. Beni seven bir adam vardı hayatımda. Üstelik babam gibi sevmiyordu. Babamın çocukken beni sevmesini sevmiyordum ben. Sürekli kucağına alıyor, öpüyordu yanaklarımdan. Sürekli dokunuyordu koluma, elime, belime. Annem yokken bunları yapıyor, "Sırrımız bu." diyordu.
Annem buradan gittikten sonra hiç görmedim babamı. Annemin bir mezarı vardı ama babamın mezarı bile yoktu.
Beni sevecek her adamdan kaçmıştım da bu adamdan kaçamamıştım. Güzel sevmenin nasıl olduğunu öğretmişti bana. Ama yanlış zamanda gelmişti. Ben mutluydum çünkü. Geleceğime karar vermiştim ben.
Bakışlarımı sonsuz boğazın maviliğinden çektim zorlukla. Hiç vazgeçememiştim bu manzaradan. Son gördüğüm bu manzara olsun istemiştim. Terastan muazzam görünen Galata'ya bakıp usulca "Geliyorum." dedim. Işıkları bana göz kırptı bir an. Onayımı almıştım. Sonsuza dek mutlu olabilirdim artık.
Dünya
16.12.2015
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder