"Nesneler" serisinde masaya konulan oje, hesap makinesi, oyuncak kedi, makas, ağız maskesi, 3D gözlük ve kestane izlenilerek bir hikaye oluşturulmuştur.
Şimdilerde neredeyim, nasıl yaşıyorum…
Yabancı bir ülkede, bana uzak insanların arasında yalnızlığımlayım. Kocaman bir
gölde tek başına yaşayan ördek misali yüzüyorum yüzüyorum, kıyılara vurup
duruyorum ama bir türlü çıkamıyorum o gölden… Çıksam da yabancı sokaklarda
kaybolacakmışım gibiyim sanki. Çok değil bundan 10 yıl öncesinde Bakırköy’ün
bitişik nizam evlerle bezeli sokaklarından birinde, iki odalı iki pencereli
evimde olmayı hayal ediyorum.
“Yan komşum Piraye
hanımın her daim çılgın renklerdeki ojeli elleri ile kapımı çalışında kendimi
bir ressamın tualine dağılmış renk cümbüşü içine dalıvermiş fırça olarak hissedişlerimi,
Apartmanın altındaki iki dükkândan
birinde, duvarda asılı veresiye teklif etmeyiniz yazısına rağmen, bir türlü
verdiği veresiyelerin hesabını tutturamayan ve parmaklarını hesap makinesi
olarak kullanan mahalle bakkalımız Rüstem Efendi’nin buruşmuş defterine şaşkın
bakışlarını,
Diğer dükkânın sahibi Aynur
hanımın ise, makas görmemiş hissi uyandıran kabarık saçlarını konuşmasının her
iki kelimesinde bir arkaya atışlarını, bunu yaparken de biz yaştakilerin
güzellik sembolü Rita Hayworth’a benzediğine inandığını anımsatan iddialı
bakışlarını,
Yöneticimiz hastalık
hastası Mehdi Bey’in ağzını örttüğü, pek de işe yarayıp yaramadığı belli
olmayan hatta her gün yenisini mi yoksa aynısını mı kullandığını bir türlü
çözemediğim, iplerinin iki ucu başının arkasında ayrılmak istemeyen iki
sevgilinin kolları gibi sıkı sıkıya düğümlenmiş maskesinin altından, ne
söylediğini uzun uğraşlar sonucu çözebilsem de ayrı bir hayranlıkla dinlediğim
konuşmalarını ”
Hepsini hepsini yeniden
istiyorum. Yaramadı bana bu uzak diyar, kavurmadı içimi, sarmadı bedenimi,
doyurmadı ruhumu. Aldı götürdü içimdeki beni, benden uzaktaki yalnızlıklara…
Bir sabah uyanmak, suya
gömülü gagamı sudan çıkarıp bütün cesaretimle sokağımın gürültülü uğultusuna, o
bildik sularıma dalmak istiyorum, kaybolabileceğimi bile bile de olsa…
Atilla ELTUT
17.02.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder