27 Şubat 2016 Cumartesi

METAFOR 2.2 - Orkestra

Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası (2012)

Şu sıralar koca bir orkestra gibiyim. Bir taraftan, hayatın notaları üzerine 20 yıllık tecrübem. Diğer yanda enstrümanımın çıkardığı bozuk akort sesleri. Düşünüyorum da, tek benim mi seslerim yanlış çıkıyor? Yalnız olsam yanlış olmam detone etmezdi belki hayatımı. Oysa koca bir orkestra. Ağır… Tın… Tın… Tın… Sessizlik. Herkes yakalamalı birbirinin notasını. Kimisi kaçırıyor geç kalıp. Kimi erken basıyor tuşlara… Dinlemiyor çünkü kimse bir başkasının ritimlerini. Duymak istemiyor belki de. Belki de bir özgürlük tonu tüm aradığı.

Bir orkestra, yalnız başına üflediği uzun bir yalnızlık gerektirir insana. Bir başına kalmışlık. Kendi ritmini tutturamayan, bir başkasının başını ağrıtır. Neyse ki hayat tek bir enstrümana sığdırmıyor tüm ömrü. Roller değişiyor bazen. O ilk aldığı enstrüman, kılıfına sığmıyor. Bambaşka bir enstrüman oluyor. Seni de değiştiriyor zamanla. Kılıfına sığmadığı zamanlar oluyor ruhunun. Kimi besteler silinmiyor aklından, arka cebinde taşıyorsun onları, içlerine sıkıştırdığın anılarınla beraber.

Kimi sesler de içinde yankılanıyor. Kaçamıyorsun. İnsan ne kadar uzaklaşsa da kaçamıyor seslerden. Nefesin yetmiyor bazen üflemeye. Dostunun kıymetini bilmen için gerekiyor bazen soluk soluğa kalman. Yırtılıyor kimi zaman tellerim. Yarısı kopuk tellerimle bekliyor öylece orkestra. İçinde kopuyor kimi zaman teller. Ruhunun en ücra köşelerinde. Gaipten gelen birkaç sesin ardından. Akustik yaşıyorsun bazen hayatı… Tek bir notayla sıkıcı olurdu zaten. Notaların zıtlıkları değil mi zaten, bu akordu bozulmuş hayatları dinlenebilir kılan?

                                                                                                   Haşim VERGİLİ
                                                                                                        24.02.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder