26 Şubat 2016 Cuma

METAFOR 2.1 - Dünyanın En Güzel Şovu


“Metafor 2” serisinde yazan kişiyle ilgili (kendisi, ailesi, çevresi, işi, okulu vb.) olan bir şey, başka bir şeye benzetilerek anlatılmıştır.


Biz dünyadaki bütün insanların sabırsızca izlemek istediği, ülkesine gelsin diye dua ettiği mükemmel bir gösteriyiz. Dışarıdan bakıldığında gülümseten bir renk cümbüşüyüz. Bünyemizde her çeşit gösteri bulunuyor, her kesime bir şekilde hitap edebiliyoruz.

Başımızda ‘’Eşref Saati’’ var. Grubun lideri o. İrili ufaklı köstekli saatlerini gözlerinizin önünde yuvarlayarak bir aslanı bile uyutup minik bir kediye çevirebilir. Sizi bir maymun olduğunuza ikna edebilir veya bir kuş olduğunuza. Aramızda kalsın ama işin sırrı her zaman yumuşak ve kalbinize dokunan bir tonda tuttuğu sesi. Ve belki bir de, okyanusu andıran gözleri. Kendisi ilginç bir adamdır ama bizi bir arada tutan da odur.

Onun sağ koluna gelirsek, adı ‘’Çavuş’’. Lakabı sizi aldatmasın kendisi bir kadın. Bütün gösterinin akışını, sirkin düzenini o ayarlıyor. Kendi gösterisi nedir mi dediniz? Bir şeyler yutmak! Midesi o kadar büyük ki gözlerinizin önünde koca bir bıçağı zorlanmadan yutabilir. Sadece bıçak olsa iyi, bazı efsanelere göre sirki ilk kurduklarında koca bir masa yutmuş! Evet, biliyorum ne kadar güçlü bir sindirim sistemi değil mi?

Daha sonrasında bizler geliyoruz. Sarmaşık, İpler Kraliçesi, Şaklaban, Mucit ve bendeniz Medusa. ‘’Sarmaşık’’,  sert bir görünüşe sahiptir ama şeker gibidir. Ciddi bir disiplinle çalışır ama göz göze geldiğinizde size göz kırpmayı veya gülümsemeyi es geçmez. Aynı anda şaklattığı iki kırbacıyla komut vererek penguenleri dans ettiriyor. Çok saçma geliyor kulağınıza belki ama kesinlikle izlemek için para ödemeyi isteyeceğiniz kadar ilginç.

‘’İpler Kraliçesi’’, hem görünüşü hem de yaptığı gerilim dolu gösterilerle yüreğinizi hoplatabilir. Çünkü o minik bedenin, metrelerce yükseklikteki ip üzerinde attığı taklalar her kalbin dayanabileceği türden değil. Bir gün nasıl bu kadar cesur olduğunu sorduğumda, sadece kaybetme riski olduğunda gerçekten yaşadığını hissettiğini ve bunun cesaret değil aslında mutlu olmak için kendince bulduğu bir kestirme olduğunu söylemişti. Onu pek anlayamıyorum…

‘’Şaklaban’’, adından da belli olduğu gibi iki saatlik gösterimizin rahatlatma noktası. Giydiği uyumsuz smokinler bile sizi güldürebilir. Ama inanın bana kıyafetlerinin aksine sevecen tavırları, esprileri ve hafif sulu şakaları son modadır.

‘’Mucit’’, bizim ailemizin en küçüğü, aynı zamanda sirkin beynidir. Matematikten fiziğe her konuda çok başarılıdır. Elindekilerle yeni şeyler üretmeye bayılır. İzleyicilerden topladığı ilginç eşyaların birleşiminden mucizeler yaratmak onun işi. Bir keresinde, bir mendil, bir parfüm şişesi ve bir çatal kullanarak bir gitar yaptığını görmüştüm. Ne beceri ama! İleride parlak bir bilim insanı olur belki de kim bilir?

Gelelim bana… Bana ‘’Medusa’’ diye seslenirler ama kimseyi taşa dönüştürdüğüm yok. Sadece saçlarımı benzetiyorlar. Çünkü vücudumda gezen elektrik yüzünden sürekli hareketli ve diken gibi oluyorlar. Evet şaşırmayın, normal insanların aksine elektriği vücudumda fazlaca barındırıyor ve bu şekilde bir ampulü bile bir dokunuşla yakabiliyorum. Sebebi doktorlar tarafından bulunamadı ama ailem hep, benim üretimimde bir imalat hatası yaptıklarını söylerlerdi. Belki de doğrudur, ne dersiniz?

Ve işte bizim gezgin ailemiz. Bir o kadar güzel, bir o kadar korkunç. Birbirimizden her ne kadar farklı olsak da bir çadırın ayakta durmasını sağlayan demirleriz her birimiz. Birimiz bile eksik olsa dengemizi sağlayıp çadırı kuramaz, insanları bu muhteşem gösteriden mahrum bırakırız… 

                                                                                                     Nurdan FATOĞLU
                                                                                                            24.02.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder