10 Mayıs 2016 Salı

KELİMELER 3.1 - Nazan


“Şimdi o yıllara dönsem.” dedi Nazan. Yurtta ders çalışırken çektirdiğimiz fotoğrafa bakıp “En başa, kayıt günü karşılaştığımız güne.”  “Masumiyet filan değil aradığım, temize çekmek de değil.” dedi ardından.

“O yıllara dönerek neyi değiştirebiliriz bir bakalım…da ben senin kadar iyimser değilim.” dedim. Pavesa’nın “Bu şehir arkandan gelecek…” dizesi geldi aklıma da, biraz da gülsün diye, “Hormonların senle olduğu sürece rahat vermeyecek, aklın fikrin aşkta meşkte olacak” dedim. Ancak iki sevgili arasındaki zaman diliminde doyasıya görebildiğim Nazan biraz da sitemkar “En azından daha seçici davranır o şımarık Yunus’a haddini bildirirdim.”

“Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler diyorsun ha!”

“Yok o kadar da ağlak bir istek değil benimkisi aslında.” dedi ve fincanları, su bardaklarını tepsiye doldurup mutfağa gitti. Elinde iki büyük poşetle döndü. “Ben de mutfağı temizliyorsun sandım.” dedim gülerek Nazan’ın bu ev kadını hallerine sarmasına takılmayı severdim. “Yok canım ne temizliği,” dedi. “Giymediğim, giyecek yerimin kalmadığı, giyemediğim, her neyse elbiseleri topladım dün. Bak bakalım; işine yarayan varsa al, kalanını da Emine’ye veririm, iki tane yetişkin kızı varmış, yıllardır tanırım Emine’yi, koşuşturmadan elimiz değmemiş bunca yıl iki laf etmeye. Ha! En aşifteleri seç! Emine giydirmez kızlara onları, yarın temizlik var götürsün kadıncağız.” Ağzım kulaklarımda,

“Bayılırım…” dedim. “Çok eğlenceli, hem yakında bir kuzen düğünü var, bakarsın düğün için de bir şeyler buluruz ha!” “Düğün gemide olacakmış.” dedim sonra, art arda şakıyordum susmadan, neşemin asıl nedeni Nazan’dı aslında, yıllar sonra bıraktığımız yerden devam ediyorduk. Elbise filan bahane.

O güzelim iş kıyafetleri, gece elbiseleri çıktıkça torbadan, serildikçe koltukların üstüne Nazan daldı gitti uzaklara, gözleri marazlandı da göremez oldu sanki, benim de keyfim kaçtı. “Hadi! Bir kahve daha içelim.” dedim. “Bu sefer ben yaparım.”

“Tamam.” dedi.

“Hem ben şimdi bu elbiselerin içine giremezsem çatlarım kıskançlıktan.” dedim ve mutfağa gittim.

Nazan uluslar arası bir şirketin departman sorumlusuydu, aynı zamanda üç genel müdür yardımcısından da biriydi. Çok yoğun çalışırdı. İyi para kazanırdı, nerdeyse her aldığı primle bir ev alır ya da bir önceki aldığı evin kredi borcunu kapatırdı. Bu ağır iş temposuna kocası dayanamadı iki yıl önce boşandılar. Ayrılık sürecini omzunda ağlayarak geçirdiği iş arkadaşı ona evlenme teklif ettiğinde iş işten geçmişti. Nazan’ın tüm hikayesini anlattığı Levent gayet çağdaş görünümlüydü fakat hastalık derecesinde kıskanç bir adamdı. Evlendiler. Kısa bir süre sonra önce çalışmasını istemedi yeni koca Nazan’ın, sonra da eskilerden kadın arkadaşlar dahil hiç kimse ile görüşmesine izin vermedi. Bu görüşülmeyecekler listesinde ben de varım. Levent iş seyahatlerine gittiğinde gizlice görüşüyoruz.

“Kahveler geldi!” dedim yüzüme kocaman bir gülümseme takıp.

                                                                                                    20.04.2016
                                                                                                  Yelda UGAN

1 yorum:

  1. Yine doyumsuz bir yazı okudum.Bazı kitaplar vardır''Eyvah''bitti diye üzüldüğüm.Sizin yazdıklarınız da öyle bir tat bırakıyor bende.Durmayın hep yazın lütfen!
    Sevgimle.

    YanıtlaSil