30 Nisan 2016 Cumartesi

DENEME .2 - İlgi



Kendime karşı değişen algım, beni daha bir huysuz, alıngan ve küskün hissettiriyor. Bir filmi daha önce görmüş gibi tanıyorum bu hissi; utanıyorum ardından.

Psikolog diyor ki “Yas tutuyorsun. Bir dönemi kapatmışsın ve gidenin ardından ağlıyorsun.” Nerdeyse “Ağla açılırsın.” diyecek. Psikiyatrist; “Geçmişin yaşanmamışlıklarla dolu, ‘ben büyüyünce…’ duygunla yüzleşmelisin.” Spiritüel şifacılar, “Regresyona ihtiyacın var, blokajlarından kurtulmalısın.” Jinekolog ve endokronolog ise zaten bütün bu olup bitenlerin baş müsebbibi.

Her gün kullanmam gereken ilaçlar, almazsan olmaz hormonlar, 3 ayda bir tekrarlanacak olan tahliller, yıllık kontroller filan. Çantamda bir dolu doktor adı, randevu tarihleri, çeşitli seanslar, ilaçlar ve her önüme gelene cömertçe sunduğum bana, aslında olan bana ait yepyeni argümanlar.

Başta kocama olmak üzere, aileme, arkadaşlarıma, arkadaşlarımın arkadaşlarına, kocamın ailesine titrek bir sesle anlattığım,  yeni dönemim.  Kocamınkini her gün yeni bir sosla çeşnilendiriyordum, yıllanmış kıvama gelmiş olanlar tercihimdi, yeni bir şey deneyecek halim yoktu ya! Nasıl olsa elimde yeteri kadar vardı.

Ben her sesimi titreterek döktüğüm içimin, şefkatle toplanıp ve hatta katlanıp tekrar yerine konacağını sandım. 3-5 derken kimsenin ilgisi yeterince iyi, yeterince yakın, yeterince samimi gelmiyordu bana. Oysa ben çok hastaydım, vücudumun ve ruhumun tepkisi “az” bileydi. Kendi kendimi yok ediyordum.

Bir insan bir şeyden kaç kere şikayet edebilir? Kaçıncıdan sonra inanmaz ona kimse veya kaçıncı inanmayandan sonra inandırıcı olmadığını anlar? Gibi türlü çeşit sorularla uğraştım kendimle uzunca bir süre.


Aman Allah’ım! Ne kadar sıkıcıyım, ne kadar sıkıcıymışım. Her 5 insandan birinde görülen, özellikle de kadınlarda,  haşimato hastasıyım. Sesimi titreterek “kurban” ilan ettiğim beni Çernobil hasta etmiş.

                                                                                                      
                                                                                               23.03.2016
                                                                                             Yelda UGAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder